23 Ocak 2011 Pazar

Nedensiz bir gidişin ardından söylenebilecek tek bir şey var sanırım... kalmak için bir neden değilsem ben, giden de sen değilsin benden... bir beden gider sessizce bir çift ayağın çamurda bıraktığı izde... ruhun el değmemiş bir köşesi, bir tutam sevgi, çokca yalan- belki de senden bana kalan...

21 Ocak 2011 Cuma

hayat*

Bir hayat düşle… gitsen kalmanı bekleyecek kime olmasın… kalsan gitmeyişimi anlamlı kılmayacak kimse.. sen sadece sen.. yalnızlık diz boyu.. nefes alıp boy vermeye dalsan derinliğine kimsenin göremeyeceği bir derinlik… mavi önce.. sonra yeşil.. sonra biraz puslu… gittikçe karanlık… kendi sesine yabancı, yüzünü unutmuş bir uzaklık kendine.. derinlikten kendini çıkarmaya çalışmalarının başarısızlığı an be an.. sonra bir an yılgınlık… nefes almanın yoruculuğu üstünde… nefesini tutup her dalışında bir avuç kum, bir avuç daha… kıyında biriktirdiğin bir avuç kum sadece.. her seferinde bir avuç kum daha… sonra bir an yılgınlık… kıyındaki kumlardan bir hayat yapmaya çalışmayı deneyecek kadar son bir nefes..bir nefes daha… ellerinle bir hayat… kendi hayatın.. istediğin hayat buymuş gibi üstelik.. bir an bir rüzgar, birdenbire, ansızın… kuzeyden… istemsizce kapanan gözlerin, açıldığında… gözlerine kaçmış kum taneleri… kıyındayken üstelik… kumdan hayatın… gözlerin açıldığında birbirine katılmış bir hayat, rüzgarın her parçasını bir yere savurduğu…gözlerinde kum taneleri… dağılmış bir hayatın taneleri… gözüne bir şey mi kaçtı ? diyen sesine, kendi sesine … tek bir cevap, sesinden, kendi sesinden: hayat *